Grup Hepsi HaberLeri

Hepsı Grubu Annelerıyle

Kelebek, yaklaşan Anneler Günü için özel bir prodüksiyona imza attı ve Hepsi grubu üyeleri ile annelerini bir araya getirdi. İşte, bu çekim sayesinde yoğun programlarından kopup sevdikleriyle vakit geçirme şansı yakalayan Hepsi kızlarının çok özel anları...
Gülçin-Ayser
Annem kadar cesur değilim
- Fotoğraf çekiminde reiki yapıyorsunuz. Anne-kız konseptinde bunu tercih etme nedeniniz neydi?

Gülçin: İkinci seviyede reiki yapıyorum. Anneme yorgun olduğunda, başı ağrıdığında ya da tansiyon problemi yaşadığında reiki yapıyorum. Annem de hiç uyumadığı kadar rahat uyuyor böyle zamanlarda. Ona bir şekilde faydam dokunduğu için mutlu oluyorum ben de.

- Nereden aklınıza geldi reiki’ye başlamak?


Gülçin: Küçüklüğümden beri spritüel kitaplar okuyorum. Hayatıma reiki hocaları girdi ve reiki yapmaya başladım.

Ayser: Gülçin, reiki sayesinde istediği her şeyi yaptırıyor bana!

Gülçin: Yıllar önce bir kitapta okuyup bir şey denemiştim. Tabii ki insanların özgür iradelerine müdahale edilmemesi gerektiğini biliyorum. Neyse yatıyordum. Yerimden kalkmak istemiyordum. Annem de televizyonun sesini çok açmış. “Konsantre olup, anneme bir düşünce göndersem” dedim; “Böylece televizyonun sesini kıssın.” Annem gerçekten de kalktı ve televizyonun sesini kıstı.

- Kızınızın herkes tarafından seviliyor olması size ne hissettiriyor?

Ayser: Her zaman gurur duyduğum gibi şimdi de gurur duyuyorum. Çok ukalalık etmeyeyim ama biz alışığız küçüklüğünden beri Gülçin’in başarılarına. 5 yaşından beri piyano çalıyor. AKM’de hem koroda, hem de baledeydi. O zaman da sahneye çıkıyordu.

- Hayata dair Gülçin’e verdiğiniz en önemli öğüdünüz nedir?

“Dürüstlükten şaşma ve insani değerlerini hiçbir zaman kaybetme” diyorum.

- Annenizle ilgili; “Keşke ben de ... olsaydım” cümlesinde boşlukları ne doldurur?

Gülçin: Annemin elinden bir şey kurtulmaz! Çok da sosyaldir. Ben onun kadar cesur değilim.

- Tek çocuk musunuz?

Gülçin: İki tane de ablam var. Üç anneyle büyümüş gibiyim! Bir kere yazlıktayız. “Anne” diye bağırıyorum dışarıdan. Ablam çıktı cama. “Sen değil. Babamın karısı olan annemi çağırıyorum ben” dedim. Büyük ablamla 13 yaş, ortanca ablamla da 10 yaş fark var aramda.

Eren-Ayşe
Kızımın ayrı yaşamasına alışamadım

- Eren’in çocukluğunu düşündüğünüzde aklınıza gelen ilk şey ne?

Ayşe: Çok uyuyan bir çocuktu. Hep uyurdu. Ruhsal açıdan çok gelişmiş bir çocuktu. Çocukluğundan beri onu tanıyan herkesten tebrik ve teşekkür aldım. Diyordum ki: “Bu çocuk ne yapıyor onlara da, bu insanlar beni tebrik ediyor!” Arkadaşlarının arasında yapıcı ve ilişkileri güçlüydü.

- Siz ne hatırlıyorsunuz çocukluğunuza ilişkin?

Eren: Benden 2 yaş küçük bir kız kardeşim var. O benden daha çok konuşan, sesi çıkan taraftı. Bense susan taraftım. Ama daha hareketli ve kendi çapında biriydim. Kendi dünyam vardı. Siz beni bir bahçenin içinde bıraksanız ben çok keyifli zaman geçirirdim. Çünkü orada yaşadığımı hayal ederdim. Farklı bir hayal dünyam vardı. Cesur bir çocuktum. Bir çok arkadaşımın yapmayacağı ya da yapmaya çekineceği şeyleri yapardım.


- Hangi noktalarda çatışıyorsunuz?

Ayşe: Ben kızlarıma full time annelik yaptım. Galiba anne olmak için gelmişim dünyaya. Çünkü ne yaparsam yapayım hep annelik ağır bastı benim için. Çok düştüm üstlerine. Tabii ki sıkıldıkları zamanlar oldu. Şimdi uzakta Eren. Ama antenlerim ona yönelik yaşıyorum. Bahçemde çiçeklerimle uğraşırken bile aklım onda. Annelik bitmiyor hiçbir zaman.

- Uzakta derken, ayrı mı yaşıyorsunuz?

Ayşe: Eren ayrı oturuyor 2 yıldır. İşleri çok yoğun, görüşemiyoruz. Eren’in hayatı kolay olsun diye bu konuda ona destek verdim. Fakat ayrılık çok koydu. Hâlâ koyuyor, alışamadım. Arkadaşlarım bana; “Eren nasıl” diye sorduklarında benim gözlerim doluyor.

- Çocuk Eren’in gözünden annesi nasıl görünürdü?

Eren: Şu yaşıma geldim ve annemin daha anne rolünde olduğunu düşünüyorum. O zamanlar annem, birçok kişinin annesinden daha farklı gelirdi bana. Benim annem daha hareketli, daha renkliydi. Çok kahkaha atan bir kadındı. Kimsenin annesinin o kadar kahkaha attığını hatırlamıyorum.

- Çocuğunuz şimdi milyonlar tarafından seviliyor olması nasıl bir duygu?

Ayşe: Çok güzel ama ben hiç o tarafını düşünmüyorum. Ben daha çok kızım karnını doyurdu mu, günde bir elma yedi mi, portakal suyunu içti mi derdindeyim. İşin şöhret tarafını hiç duyumsayamıyorum. O hep benim küçük bebeğim.

Cemre-Şebnem
Menajerimiz annem ama hiç torpil geçmez

- Küçük kızınızın ünlü bir şarkıcı olması ne hissettiriyor?

Şebnem: Çok algılayabilecek durumda değilim. Çünkü o gelişimin içindeydim. Onlar için açılan kapıların fazlalaşması, onların hayallerine daha çabuk ulaşabilmeleri bizim için bir gösterge. Bayağı bir uğraşmışız. Çok küçücük yaşta istedikleri bir şeydi bu. Çok büyük bir hayaldi. Hayallerini gerçekleştirmiş olmaları beni çok mutlu ediyor.

- Siz çocukluğunuzu düşündüğünüzde ilk olarak aklınıza ne geliyor?

Cemre: Ben biraz yaramaz bir çocuktum. Ne yapacağım belli olmazdı. Aklımda hiç Hepsi kızı olmak yoktu! Zaten gruba en son ben katıldım. Kızlar daha çok annemle çalışıyorlardı ve onlar istekliydi bu konuda. 13 senelik arkadaşlarız. Bizde kalırdık. Bütün arkadaşlarımız hafta sonları sinemaya, tiyatroya giderlerdi. Biz evde şan çalışırdık.

- Anneniz grubun menajeri. Annenizle aynı zamanda iş arkadaşı olmak nasıl bir şey?

Cemre: Felaket bir şey! Annenizin okulda öğretmeniniz olduğunu düşünün. Arkadaşınız kopya çeker; “Sen niye kopya çektin” der. Siz kopya çekersiniz, direkt müdüre gönderir. Böyle bir şey aynen. Kızlara bir kızılıyorsa, bana beş kızılıyor her zaman. Torpilin ‘T’si bile yok! Her zaman için en çok tuttuğu adamlar diğer kızlardır. “Yasemin
senden çok memnunum.” “Eren zaten senin hiç sorunun yok.” “Cemre senin bu kadar tembel olduğunu bilseydim hayatta seninle çalışmazdım!” Bunlar dışında karşılıklı şımarık bir ilişkimiz var. Tam iki zıt karakteriz ve kameraya çekilecek kadar komiğiz.

- Fotoğraf çekiminde annenizin kucağına oturuyorsunuz? Küçük bir kız olma özlemi mi duyuyorsunuz?

Şebnem: Bu tamamen benim koyduğum bir kural. Cemre’nin bir de kız kardeşi var: Dila. Onlara büyürlerken şunu söyledim; “Yüz yaşına da gelseniz ya da nikah masanızda oturuyor da olsanız kucağıma gelmenizi istediğimde kucağıma geleceksiniz!”

- İleride anneniz gibi bir anne olur musunuz?

Şebnem: Benden daha kuralcı olur!

Cemre: Ben çok fazla kuralcı bir anne olurum diye tahmin ediyorum. Çok fazla planım var çocuğumla ilgili. Baskıcı bir anne olacağım kesin! Kardeşimin canına okuyorum mesela! Annemin izin verdiği şeye benden izin alamıyor. Ama o da bunu okuyunca şımarmasın! Çocuğumun iyi bir insan olmasını isterim ve konu ne olursa olsun verecek bir cevabı olsun! O yüzden de nasıl bir anne olurum Allah bilir!

Yasemin-Nilgün
Annem kokoştur

- Çocukluğunuzu düşününce aklınıza ilk olarak ne geliyor?

Yasemin: Annemin anlattıklarından hatırlıyorum; babamın kıyafetlerinin içine, yatağa hep ıspanakları doldurmuşum! Emeklediğim dönemlerde hem de!

Nilgün: İşten ayrıldım ve üç buçuk yaşına kadar Yasemin’i ben büyüttüm. Yasemin öğle uykusundaydı. Ama kalkması gereken bir vakit. Ben de ıspanak ayıkladım. Sonra bir şey oldu ıspanakları ayıkladığım kabı yere koydum aceleyle. Bu arada Yasemin’in uyanması gerek ama büyük bir sessizlik! Hemen; “Gidip bir bakayım” dedim. O zamanlar Beşiktaş’taki evimizin uzun bir koridoru vardı. Yerdeki halılar ıslanmış. “Allah Allah ne oluyor” dememe kalmadan, bir de baktım yerde küçük bir ıspanak parçası! Ispanakları takip ederek Yasemin’i buldum! Yatağın içine, yerlere her yere ayıkladığım ıspanakları dökmüştü! Akşam aç kaldık tabii!

- Anlaşamadığınız noktalar neler?

Yasemin: Kıyafet konusunda anlaşamıyoruz. Annem kokoştur! Ama ben kokoşluktan nefret ederim. Bir mağazaya gittiğimizde bana çiçekli böcekli şeyler getiriyor annem giymem için. Hiç sevmem öyle şeyleri.

Nilgün: Ben daha hanım hanımcık, süslü şeyleri severim. Askılı, abiye, topuklu ayakkabı vs. Ben genç kızlığımda da spor ayakkabı giymezdim mesela. Yine topuklu giyerdim. Feminen bir kadınım ben. Kızımsa spor. Onun bu kadar spor giyinmesi beni rahatsız ediyor. Çünkü giyindiği zaman çok yakışıyor ona askılı elbiseler, topuklular...


- Ünlü birinin annesi olmak ne hissettiriyor?

Nilgün: Çok keyifli! İlk sahneye çıktığında ilkokula gidiyordu. AKM’de Fındıkkıran Balesi’ydi. Çok heyecanlanmıştım. Ağlamıştım. Hangi konserine gidersem gideyim, heyecanım hiç değişmiyor. Onu sahnede gördüğüm zaman gözlerim doluyor. İnsanların fotoğraflarını istemesi, onu sevdiklerini söylemeleri çok gurur verici... Kolay gelmediler bu noktaya. Ortaokul yıllarından beri çok çalışıyorlar.

- Annenize en çok hangi konuda kızarsınız?

Yasemin: Öksüremiyor! Bir insan öksüremez mi! Benim annem öksüremiyor işte! Her seferinde bir şey oluyor sanıyorum. Sinir oluyorum o huyuna. Bir de beni sinir etmek için zırt pırt arıyor. Ama özellikle yapıyor bunu. Bazen duygu sömürüsü yapıyor bana. 40 yılda bir dışarı çıkıyorum. Bana; “Ben evde tek başıma sıkılıyorum” diyor. Telefonu kapıyorum ben de aramasın diye.

Nilgün: Ben Yasemin’le hayatı yakalıyorum. Bana gençlik veriyor.

- İleride anneniz gibi bir anne olur musunuz?

Yasemin: Olamam. Ben onun gibi sabırlı değilim. Onun kadar sabrım yok, azarlarmışım gibi geliyor çocukları o yüzden istemiyorum çocuk.




Hepsı SesLerını SıRAladı


Gülçin

Soru: Gruptaki güzel sesleri sıralasanız nasıl yaparsanız ?
Gülçin : Aslında ben dördümüzünde sesini iyi buluyorum. Kızlar grupta genelde benim sesimi çok sever özellikler Eren sesime bayılıyor.
Soru : Peki ses sıralamanız nedir acaba ?
Gülçin : Bence bana göre Cemre'nin sesi çok güzel istediği zaman kalın yapıyor istediği zmana yumuşak yapıyor sesini ses tonuyla çok güzel oynuyor sonra Yasemin'inki hoşuma gidiyor rock şarkıyı çok güzel seslendiriyor bunu 'Sen Bir Tanesin' şarkısında anladık bence kimse alınmasın ama bence sonuncu sesimiz Eren aslında onunda sesi çok güzel ama çok yumuşak bir sesi var umarım Eren bana kızmaz.

Yasemin

Soru : Gruptaki güzel sesleri sıralasanız kim birinci olur kim sonuncu ?
Yasemin : Ben Gülçin'in sesine bayılıyorum sadece ben değil kızlarda Gülçin'in sesini çok seviyor çok güzel şarkı söylüyor güzel seslendirmeler yapıyor sonra Cemre'nin sesi çok hoşuma gidiyor Cemre'ninde sesini biz çok seviyoruz slov şarkıları çok hoş söylüyor sonra Eren'in sesi çok yumuşak Gülçin'in dediği gibi ama tabii haksızlık yapmayı sevmem onunda sesi çok güzel en sonda kendi sesimi seviyorum sesimin fazla güzel olduğunu sanmıyorum ama hayranlarım ve kızlar sesimi iyi buluyor.

Cemre

Soru : Gruptaki sesler nasıl ?
Cemre: Ben grupta en çok Gülçin'in sesini beğeniyorum hatta biz ilk okuldayken bir ses yarışması yapmıştık Gülçin bizi bayağı bir farkla yenmişti o zaman Gülçin çok sevinmişti sonra Eren'in sesi hoşuma gidiyor yani Gülçin'den sonra bence kızlara katılmıyorum Eren'in sesi çok güzel bence yani sesini değerlendiriyor tamam biraz yumuşak sesi var ama güzel şarkılar söylüyor hakkını yememek lazım sonra kendim ile Yasemin'in sesini beğeniyorum Gülçin'in dediği gibi Yasemin süper rock şarkılar söylüyor yani kendi sesimide çok seviyorum sesim benim için çok önemli benim geleceğim sesimin sayesinde oluştu

Eren

Soru : Gruptaki sesleri sıralasanız hangisi birinci olabilir acaba ?
Eren : Ben Gülçin'in yerinde olmayı çok isterdim biliyorum bizim grubumuzu sevenlerin geneli beni seviyor geneldede yüzüm güzel olduğu için ama ben Gülçin'in yerinde olmayı gerçekten çok ama çok isterim sesinin kıymetini bilsin bence çok süper ama süper bir sesi var sonra Cemre'nin sesi çok güzel Cemre'de aynı Gülçin gibi sesini iyi dönüştürüyor rock olsun pop olsun ya da R&B olsun sesi bütün şarkılara uyuyor yani bence Cemre ile Gülçin grubun en iyi sesleri diyebilirim zaten Gülçin'in sesleri falan internet sitelerindeki anketlerde bile hep birinci oluyor bence de birinciliği hak ediyor diye düşünüyorum sonra Yasemin'in sesi Yasemin R&B şarkılarını hoş söylüyor önceden Yasemin ile bizim bir arkadaşımız vardı onların ikisi şarkı yarışması yapmıştı Yasemin'in o gün sesi kısılmıştı çok üzülmüştü ve tabii bizde üzülmüştük ama o günden sonra sesinin hala kısıldığını bazen zannediyor dediğim gibi bana kalırsa 1. Gülçin ve Cemre 2.Yasemin ve ben diyorum.


Hepsi'nin İLkokuL yıLLarı


Hepsi ilkokul yıllarını anlatıyor...

Cemre: Ben Eren'den bahsedeceğim.Gülçin test kitabı alıyordu hep ama o çok gereksiz bulurdu. Anlamadığı konudan hemen özel ders alırdı. Her lafımı veya lafımızı eleştirirdi. Ama bize bir gün tiner attıktan sonra sus pus oldu.

Eren: Cemre tam bir inekti.Hep ders çalışırdı.Yazı yazmayı ve okumayı çok severdi.Ödev yapmaya da bayılırdı.Hep daha çok ödev isterdi sınıftakiler ona kızardı 13 yaşındayken falan renkli kalem krizi tutmuştu hep alıyordu.

Gülçin:Yasemin de çok uyuşuk ve unutkandı.Ödevlerini hep okulda yapardı.Hiç yazı yazmayı sevmezdi.Hep Cemre yazardı onun yerine.Bir de hep bizi rezil ederdi.

Yasemin:Gülçin çok güzel resim çizerdi.Resim silgisi,resim kelemi hatta 10 tane resim defteri alırdı bir yılda.Çok da tombikti.Bir sürü test kıtabı alırdı her gün getirirdi.Resmen kendine eziyet çektiriyordu.Bu arada her ders için ayrı kalemi,silgisi falan olurdu.İsraf yani Bir de çok tembeldi ama ders bakımından değil.Her şeyini ben taşırdım.Bir gün ben tuvalete gideceğim sen şunları otobüse koyuver dedi.İçinde 100 bin tane şey vardı.Ama yetişemedi ve eşyaları gideceği yere bıraktık Eren ve Cemre'yle.Dönüşte gördük onu az kalsın boğuyorduk...



HELLo DERgsının HepsI RöporTAjı



Kızlara göre hayat.....


Eren: Bence hayat suya benzer. İçerken zevk alırsın.. Bitince her şey biter.
Yasemin: Bence hayat çikolatalı keke benzer. Yerken asla bırakmak istemezsin,bitince çok acı çekersin.
Cemre: Bence hayat insan gibidir. Yaşarken mutlu,her şey bittiğinde biter!
Gülçin: Bence de hayat su ya benzer. Fakat şöyle: Hayat; su kadar berrak ve temizdir.. İçerken birden her şeyi unutursun,terlemen geçer,susamazsın.. Su bitince yenisini almak istersin... Hayat bitince de yeniden yaşamak istersin ama yaşayamazsın


Kızlara göre dans...

Eren: Bence dans etmek,zevk almaktır,müziğin tutkusunu yaşamaktır.
Yasemin: Bence dans,insanın ruhundaki kişiliği dışarı çıkartır!
Cemre: Bence dans etmek, kurtlarını dökmek,rahatlamak,esnek olmak demektir. Dansı severim.
Gülçin: Bence dans etmek,hareketli olmak demektir. Her dans edişimden sonra bana bir şeyler olur


Kızlara göre şarkı söylemek...

Eren: Bence şarkı söylemek,ses demektir..
Yasemin: Bence şarkı söylemek,beğeni kazanmak demektir.
Cemre: Bence şarkı söylemek,sesini tüm dünyaya duyurmak,derdini anlatmak demektir.
Gülçin: Bence şarkı söylemek,hayattır,hayat sudur...


Powertürkte Hepsi Röportajı

Hepsi grubu yepyeni bir albümle dinleyicilerinin karşısında. Biz de kayıtlar hazır olur olmaz, ilk parçalarının video çekimlerinde de eşlik ettiğimiz grupla bir araya gelip albüm hakkında konuştuk.

ÖNCELİKLE 10+1 DURUMU VE ALBÜM HAKKINDA BİRAZ BİLGİ ALARAK BAŞLAMAK İSTİYORUM RÖPORTAJIMIZA.

Eren : Albümümüzün adı “Hepsi Şaka”, bir de “10+ 1” ama “Hepsi Şaka” olarak geçiyor. 10 tane cover ve 1 tane yeni parçadan oluşuyor. Tüm okumalarımızı çok teatral biçimde çok eğlenerek yaptık. Çok eğlenceli bir albüm oldu ve biz girip de ciddi ciddi okumak durumunda kalmadık.

Gülçin : Alt yapılar ve vokallerin armonik yapısı da çok şakacı oldu, gerçekten çok farklı bir şey yapmaya çalıştık. Çünkü cover albüm dediğinizde normaldeki, orjinal durumundan çok daha farklı bir şey yapmak gerekiyor ki yeni bir şey yapmış olun. Biz de böyle yapmaya çalıştık.

Eren : Bu albümümüzde genelde tüm kayıtlarımızı Ender Akay ve Sunay Özgür ile beraber yaptık. Cover albüm derken ufak değişikliklerle yaparak yeni bir albüm oluşturmadık, köklü değişiklikler ile yepyeni parçalar yaptık. Genelde hep esprili sözleri olan şarkıları seçtik ve okumalarımızla, tonlamalarımızla biz o esprileri daha da esprili hale getirdik.

ÖNCEKİ ÇALIŞMALARINIZ, DANS YETENEĞİNİZ VE VOKAL TEKNİĞİNİZ DÜŞÜNÜLÜNCE SİZDEN R&B SOUNDLU BİR ALBÜM BEKLİYORDUK.

Yasemin : Herkes bizden R&B albüm bekliyordu açıkçası. Biz böyle yapmadık ve Pop soundlu bir albüm hazırladık ama şarkılarımızın bir tanesi neredeyse elektronik. Farklı türlerden farklı şarkıları ki buna biraz Rock da dahil, daha popüler biçimde seslendirdik.

Cemre : Çok önemli isimlerin çok önemli bestelerini kullandık ve hiç birini öne çıkarıp da bir de bu var diyebileceğimiz bir isim olmadı. Herkesin, eser sahiplerinin hepsinin de bize destek vermesi ve “Yürüyün Kızlar” deyip destek olması gerçekten çok hoşumuza gitti. Bu albümdeki parçalar bizim çocukken dinleyip de sevdiğimiz parçalar. Cover deyince çok eskilere gidildiği de oluyor ama biz kendi çocukluğumuza gittik ve hep okumak istediğimiz parçaları okuduk. Hepsi olarak bu parçaları baştan yorumladık. Eren’in de dediği gibi sözleri de esprili olanları tercih ettik okumak istediğimiz bu parçaların arasından. Onlara kendimizden teatral yorumlar kattık ve gerçekten çok eğlenceli oldu.

Eren : Bizim yaşıtlarımız ve bizden büyüklerin de severek dinlediği parçalar bunlar zaten ama bizden küçükler için yepyeni parçalar olacak bunlar çünkü onların bilmediği şarkılar. Biz de bu sebepten dolayı bir çok kesime hitap edeceğini düşünüyoruz “Hepsi Şaka”nın.

ALBÜMÜN SOUNDU HAKKINDA BİLGİ SAHİBİ OLDUK, BİRAZ DA MÜZİKALİTESİ HAKKINDA İPUCU ALALIM.

Cemre : Müzikalitesi çok yüksek bir albüm oldu bu. Vokal aranjmanları olarak gerçekten çok yoğun olduğu bir albüm oldu yani bizim tahmin ettiğimizden de fazla oldu bu. Ender şöyle dedi hatta, “çok vokal aranjmanı yaptım ama 4 kız vokalle bu kadar çok vokal kaydı hiç almamıştım”. Biz de o vokaller harmanlanıp temizlendiğinde, dinlediğimizde, gerçekten tüylerimiz diken diken oldu ve en çok bunu öne çıkarmaya çalıştık. Bu bizim bir özelliğimiz ve bunu sonuna kadar kullanmalıyız diye düşünüyoruz. Canlılar çok fazla. Her parça canlı enstrumanlar ile kayıt edildi ve gerçekten çok titiz bir çalışmanın ürünü oldu bu albüm.

KAYITLAR DA ŞARKILAR KADAR EĞLENCELİ MİYDİ ?

Yasemin : “4 Peynirli Pizza”yı kaydederken Kenan’ı yakalamışken hemen kayıt edelim dedik ve şarkının stüdyo aşaması bu sebeple sabaha kadar sürdü. Biz Ozan ile “Sımsıkı”yı kaydedecektik. Kenan bize “Size şunu bir okuyayım” dedi ve bunu söyledikten sonra bizi stüdyodan sabah 6’da çıkardı. Canımızı çıkardı resmen.

Gülçin : Bir de 4 kişiyiz tabi, bu kadar uzun sürmesinde onun da etkisi var. Herkes birbirini beklemek ve dinlemek zorunda çünkü. Bu yüzden epey uzun sürüyor.

Eren : Bir de o kadar heyacanlandık ki hem Kenan hem biz. Bir an önce bu parçayı kaydedelim ve dinleyelim istedik. Bu kadar heyecanlanmışken bir şeyler çıkaralım ortaya diye, o gün o gazla “Sımsıkı”yı da yaptık “4 Peynirli Pizza”yı da yaptık ama sabah çıktık stüyodan.

Cemre : Şöyle bir şey oldu, biz bütün yaz stüdyoda Kenan’ın başının etini yedik. Parça yapıyorsun, bize yapıyorsun, parça parça parça diye. O da en sonunda Havaalanında Cemre gel bak şöyle bir şey var dedi ve biraz mırıldandı. Ben de hadi bitsin hadi bitsin dedim. Parça bittikten sonra cebinden bir kağıt çıkarıp bize mırıldandı. Şöyle bir şey olacak dedi. Sonrasında hemen stüdyoya - sabah 6’da - arkadaşlarını çağırdı ve canlı enstrümanlar ile parça kaydedildi. Biz nerede vokal yaptıysak o da yaptı. Diğer parçaların kayıtları da öyle. Ozan Doğulu ile kayıt yaparken zaten çok eğleniyoruz. Ailemizden biri ile kayıt yapıyor gibiyiz. Mustafa Ceceli ile de çalıştık. Onunla senelerdir çalışıyoruz ve o da bize bir parçamızda eşlik etti. Ender ile kayıt yaparkan ondan hepimiz adına çok şey öğrendiğimizi söyleyebilirim. Deneyim dolu bir kayıt oldu çünkü çok profesyonel bir ekip onlar. Bize çok şey öğrettiler ve bizim için sabrettiler. Albümde Onno Tunç, Şehrazat, Arto Tunç, Bülent Ortaçgil, M.F.Ö. ve Sezen Aksu gibi çok çok önemli isimler var. Bizim için de onlara layık olmak kaygısı da devredeydi. İyi bir şeyler çıkarmak çok önemliydi. Güzel tepkiler aldık hayatta olan eser sahiplerinden de. Alnımızın akı ile çıkacağımızı umuyorum.





Hiç yorum yok: